Translate

4 Kasım 2014 Salı

AH O GEMİDE BEN DE OLSAYDIM!

Bir zamanlar çoğu insanın “Ah o gemide ben de olsaydım” diye iç geçirdiği Gemi turlarına ilgi her geçen gün artıyor.

Seksenlerde “aşk gemisi” konseptiyle hafızalarda yer eden gemi seyahati, 10 yıl öncesine kadar piyangodan para çıkınca yapılacaklar listesindeydi, bu gün o algı değişti.
Türk gezginlerin yeni yeni farkına vardığı turistik gemi yolculuğu yada bilinen adıyla kruvizer turizmi, artık eskisine göre daha da popüler.
Bavul toplamadan, havaalanlarında perişan olmadan seyahat edebilmek, günlerce aynı odada kalmak ama her sabah ayrı bir coğrafyada uyanmak, ineceğiniz liman kötü bile olsa kabine döneceğinizi bilmek gemi yolculuğunu cazip hale getiren sebeplerden sadece bir kaçı.
Hal böyle olunca Cruis turlarına olan ilgi arttığı gibi, yüzen gemilere katılmayı hayal edenlerin sayısı da giderek artıyor. 
Dünyanın dört bir yanına turlar düzenleyen bu yüzen şehirlerde tatil apayrı bir keyif veriyor.
İtalya’nın Genova kentinden katıldığımız 12 günlük bir turda, Barselona, Casablanka, Kanarya adaları, Portekiz’in Funçhal adası, Malaga ve Roma’yı turluyoruz.
Tarihi şehirleri gezerken aldığınız keyfin yanı sıra, bu devasa gemilerde geçirilen vakit de bir başka güzel.
İtalyan MSC firmasının Fantasya adlı gemisinde yok yok. Bir gün boyunca gezmekle tam olarak keşfedilemeyen 18 katlı gemiye Resepsiyonun yer aldığı katla adım atıyorsunuz.
Burası aynı zamanda bir buluşma noktası. Lobi, mağazalar, kafe ve restoranların katın sadece küçük bir bölümünü kapladığını çok geçmeden fark ediyorsunuz. Koridordan odanıza doğru ilerlerken devası bir oyun ve kumar salonu karşınıza çıkıyor. Hemen devamında koca bir konser ve gösteri salonu.
İnsanı hayrete düşüren bu mekanların görüntüsünden Yüzen şehrin sokaklarında hayatın  hızlı aktığını anlıyorsunuz. 4 bin 500 yolcu ve Bin 500 personelin bulunduğu gemide aktivite çok. Koca gemide her yere yetişmek zor olduğu için zaman yönetimi şart.
Yüzen şehirde bir gün,  açık büfe zengin sabah kahvaltısıyla başlıyor. Eyer o gün denizde geçiyorsa Kahvaltının ardından kimisi gemi terasından masmavi denizi ve okyanusu seyre dalıyor, kimisi de ortalığı kol açan etmek için şehrin altını üstüne getiriyor.
Güneşi gören soluğu havuzlarda alıyor, Açık alandaki Jakuzi müdavimlerinin de keyfine diyecek yok. Islanmak istemeyenler şezlonglarda güneşin tadını çıkarıyor.
Güler yüzlü asya kızlarının hizmet verdiği masaj merkezleri de reyting yarışında ilk sıraları alıyor.
Günün ortalarına doğru herkes öğle yemeğine akın ediyor. Öğleden sonra hayat kaldığı yerden devam ediyor.
Gemide olan biteni kaçırmamak ve aktivitelerden geri kalmamak için günlük program şart. Hava raporu, geminin bir sonraki limana varış ve kalkış saatleri, canlı müzik ve tiyatro gösterileri her gün düzenli olarak odanıza getirilen broşörlerde yer alıyor.

Gündüzlerin dolu dolu geçtiği Gemide, gece saatleri bir başka oluyor. Eskilere gitmek isteyen yaşı geçkinler alt katlardaki canlı müzik ve dans gösterilerine eşlik ediyor.

Genç ve Kendini genç hissedenler ise geminin en üst katında yer alan diskoda kurtlarını döküyor.
Ertesi gün ise insanı yeni keşfedeceği şehrin heyecanı sarıyor. Başlangıçta uzun gibi görünen 12 günlük seyahat bir de bakmışsınız bitmiş…
















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder